8 Kasım 2010 Pazartesi

Aşkolsun Kanser!


"Kansere gülümsemek..."

Sevgili dostlar Perşembe günü Bizde Meral Tamer ile o kadar güzel duygusal anlar yaşadık ki.O tatlı yumaşık sesiyle tatlı tatlı gülerek kahkaha atarak anlatırken biz de hep kendimizden bir şeyler bulduk.Zaman zaman o gülerek anlattı, bizim gözlerimiz doldu.Hepimize terapi oldu.

Size aşağıda yaşamından bazı kesitleri kendi cümleleri ile aktarmak istedim.Uzun uzun yazmak isterdim, ama kitabı okursanız zaten bütün bunları bulacaksınız.Kagiderin ilk fahri üyesi belgesi verilen sevgili Meral Tamer benim de çok sevdiğim,her zaman takdir ettiğim,çok güçlü Gülseren’in dediği gibi,öğretilenlerin değil, kendi inançlarının peşinden giden çok önemli bir aktivist.Hep aramızda idi, ama Kagiderli olması çok daha büyük mutluluk oldu.Onunla bunları paylaşmak bizlere de çok moral, sevgi, güç verdi.Ben de sizlere aktarmayı görev bildim.
Çok çalışkan, idealist, vatana millete hayırlı olsun diye özellikle annesi tarafından , büyük özveri ile her anı çok dolu, sürekli koşarak çalışarak, tranvayda bile giderken annesi ile karşılıklı oturup ders çalışarak geçen çocukluk ve gençlik yıllarında proje çocuk olarak yetiştiriliyor.

Mimarlık okuyor,Konservatuarda 8 sene piyano eğitimi alıyor, sonra hepsinden vazgeçip gazeteci olmak istiyor.

16 yaşında annesini, babasını, ve evlerinde kendisini büyüten ablayı bir sene içinde arka arkaya kaybediyor.Bu kadar özenle, hem idealist, çalışkan, marifetli olarak yetiştirilen hem el bebek gül bebek bir çocukken birden tüm ailesini çok genç yaş da aniden kaybetmesi hayatının çok önemli bir kırılması oluyor.Birden mücadeleye yalnız devam etmek zorunda kalıyor.

Çok gençken arka arkaya iki evlilik yapıyor.Önemli hastalıklar geçiriyor.Çocuğun olmaz diyorlar, olmazı olura çeviriyor, Doğa’ya, kızına sahip oluyor.

Gözündeki problemleri de inanılmaz bir mücadele ile olmazı olur yaparak tersine çeviriyor.

Bütün bunlar dan sonra kanser olduğunda kim korkar kanserden diyebiliyor.Çok acil önlemlerle de onu da Meral Tamer sistemi ile atlatıyor.Güçlü olmasın daki en büyük etkenin yaşama hep bardağın dolu tarafından bakmak olduğunu söylüyor.Polyanna tarafı onu mutlu ve güçlü kılmış.Her mücadelesinin sonunda ona daha güçlü daha mutlu eden artılar kazanmış.

Şimdi hayatı çok daha seviyor, çok daha keyifle mutlulukla yaşıyor.

40 yaşımda yaşlanıyorum diye şoka girdim.50 de daha da kötü oldum.Ama 60 lar müthiş bir mutluluk, huzur, oldu, vur patlasın çal oynasın hali diye anlatıyor.Yeniden başlama, yeniden çocukluk gençlik,heyacanı hissediyor.Arkadaşları da ona çok güzel çocuksu hediyelerle 60 yaş partisi yapıyorlar.Gece kırmızı çorapları ile uyuyor.

İlk gazetecilk serüveninde Cumhuriyete girebilmek için müthiş bir mücadele ve kararlılık gösteriyor.Sonra çok başarılı olup ödül alınca da çok seviniyor, sevinçten çıldırıyor.20 gün La Paix de yatıyor.

Kanser olunca çok güzel duygulu bir süreç içinde buluyor kendisini, dostlarına, sevenlerine, ailesine çok daha yaklaşıyor.Bu süreçle masanın diğer tarafına geçiyor, kitap yazıyor,hep merak edermiş cenazem kalabalık olacak mı diye,böyle bir endişesi kalmıyor.

0 yorum: